Dün uzun zamandır gitmediğim, herkesin aşık bana ise hiç ilgi çekici gelmeyen – midye yeme düşüncesi hariç – şehire yani İzmir’e gittim. Hatta İzmir ‘de değil Alaçatı’ya. Hani herkesin şu “çok pahalı amk” deyipte yine de gittiği Çeşme – Alaçatı... Hem tatil yapmak, hem kız arkadaşımla zaman geçirmek hemde Alaçatı’yı görmek adına güzel bir tatildi. Alaçatıda neler yapılır dedik ve biz kısa zaman baya gezdik dolaştık…
Herkesin pahalı demesi haliyle insanı tedirgin etsede biraz araştırma yaparak gidersen heryerin pahalı olmadığını görebiliyoruz. Örneğin konaklama açısından 250 – 300 TL’lik butik oteller kampanya sitelerinde (yakala.co, grupanya.com gibi) 150 TL’e kadar fiyatlara rezervasyon yapabiliyorsunuz.
Konaklama olarak My Adress Butik Otel‘i tercih ettik. İyi ki de etmişiz. Otel hem güzel hem çarşıya yakın hemde çalışanları ilgili,güleryüzlü. Fiyat olarak da gayet uygundu. (150 TL)
Sitelerdeki yorumları, puanlamalara baktığında genelde yüksek puan almış ama genelde kişilerin tek şikayeti kahvaltıyla ilgili olmuş. Kahvaltının sadece simitten ibaret olduğunu, çeşitliliğinin az olduğu, başkalarından kalanların tekrar önüne konulduğu gibi sürekli bir kahvaltıyla ilgili bir şikayet vardı. Bende haliyle kahvaltısından önyargılıydım ama kahvaltıyı görünce o önyargım tamamen kalktı. Gayet güzel,doyurucu ve çeşitli kahvaltısı vardı.
Plaj olarak pek bilmediğimizden 2 tane gidilebilecek güzel plaj varmış. Alkoçlar plajı ve ılıca plajı. Yakın olduğundan dolayı Ilıca plajını tercih ettik. Plaj güzeldi ama bomboştu ve hava acaip rüzgarlıydı. Hatta kitesurf yapanlar falan vardı. Denize bir kere girdik dalgalarla epey boğuştuk.
Akşam Çarşı’yı gezdik. Hatta 5-6 tur attık sanırım 🙂 Yürümekten ayaklarımda derman kalmadı. Bazı mekanlarda tıklım tıklım doluyken bir yanındakı mekan bomboş olmadı şaşırttı. Genelde böyle rakı balık yapılacak mekanlar var. Hepsi damar şarkılar falan çalıyor. Fiyat olarak ne çok ucuz ne çok pahalı ama pahalıya yakın .Gerçi alkolün bulunduğu hangi yer ucuz ki?
Bir başka dikkatimi çeken olay ise herşey meşhur… Meşhur dondurma, meşhur kahve, meşhur kumru. Madem meşhur diyerekten kumruculardan başladık. Kumrucu Şevki ve Kumrucu Hüseyin’e gittik. Şevki biraz daha isim yapmış 4-5 tane mekanı var ve haliyle fiyat olarak öpüyor. Hüseyin ise tek şubesi var ve Şevkiye göre daha lezzetli kumrusu var. Bizimlasın Kumrucu Hüseyin … (Hüseyin abimiz kumrusunu 7 TL ‘e satarken , daha kötü yapan Şevki Abimiz kumruyu 14 TL’e satıyor)
Bir diğer meşhurumuz ise kahveci.. İşte Kahve diye mekan. Bu mekanı internetten nerde diye araştırırken meğersek tamda önünde olduğumuzu farkettik ve daldık içeri. Madem meşhursun patlat ordan 2 kahve diyerek siparişimizi verdik.
Gerçek kahvenin bu olduğunu, kahvenin yağını arıtarak birşeyler yaptığını anlattı saygıdeğer abimiz. Sunumuda gayet sıradandı. Lezzet olarak da eh işte kahve diyebileceğin bir kahveydi. Fiyatı ise : 10 TL
Son Meşhurumuz ise Dondurmacı. Aslında 2 tane dondurmacı var ve ikiside meşhur. Biri Tarihi Rumeli Pastanesi diğeri Veli Usta. Lezzet olarak güzel ama Denizli’deki özkaymakla aynı ayarda bir dondurması var. Her ikiside gayet güzeldi. Fiyat olarak da topu 3 TL’ idi.
Gece Hayatı
Alaçatı Gece Hayatı sanırım geç gittiğimden dolayı pek yoktu. Port Alaçatı denilen biryere gittik. İçinde 6-7 tane farklı mekanı barındıran. Amma velakin sadece 1 tane mekan açıktı. O mekanda dolu sayılmazdı.
Dönüş günü de bornovaya gittik. Hem asker arkadaşıma ziyaret hemde yola çıkacağız gibisinden. İzmire gidilipte Midye yenmez mi ? Tabikide yenir. Efe Midye ‘nin iyi olduğunu duyduk ve vardık efe midyeye… Veee sıcak sıcak yedik mis gibi midyeleri 🙂
Buraya gelmişiz ee bu delikanlı adamı görmeden gitmek olmazdı tabi …
Kendileri benim asker arkadaşım olur, dostum olur. Çok fazla görüşemesekte severiz birbirimizi.
Bu şekilde bir İzmir fethimi tamamlamış oldum. Güzel ve yorucu birgündü.
Bunlarda objektifime takılanlardan birkaçı…