Masa Tenisi sayesinde 5 günlük Karadenize gelmekte nasip oldu. Gerçi burası tam Karadeniz sayılmaz ama kıyıdan köşeden Karadeniz sayılır. Samsun gelmişken gezmesek olmaz ama değil mi ? Çok gezmiş sayılmasam da Samsunun merkezi biryerinde kaldığımız için hiç canım sıkılmadı akşamları. Sahil olması kesinlikle çok güzel. Sahil yolu gece 12’e kadar hep dolu. Özellikle kilimini çimlere serip çay keyfi yapanlar oldukça fazla. Çay sevmeyen ben insanların öyle keyifli çay içtiğini görünce canım çekmedi değil hani… Bizim çınarda gitar,darbuka çalan gençler olduğu gibi orda da kemençe ve saz çalan bir kesim var. Biraz fazla amatörler ama kemençenin sesi çok güzelmiş gerçekten ee bir de Karadeniz türküleri olunca insan mest oluyor haliyle. Sahil boyunca alkollü,alkolsüz sürüyle cafeler var ve geneli lüks cafeler. Samsun’u Denizli’ye benzettim tek farkı deniz olması o da büyük fark tabi 🙂
İllerin meşhur yemeklerini yerim bunu bilirsiniz 🙂 Samsunda yenecek birsürü varmış ve hemen hemen özel olan herşeyini denedim. Özellikle pideyi! Ben Denizli’de Doyuran harici hiçbiyerde pide sevmiyorum fakat orda yediğim pide gerçekten çok güzeldi. Sanırım 3 farklı mekanda pide yemiştim 🙂
Bunu anlatırken bile canım çekti :/ Fiyat 20 TL (Tek pide,fazlasıyla doyurucu)
Diğer özel yemeklerinden ise kuymak‘ı denedim. Farklı mı farklı, lezzetli mi lezzetli. Ama önümüzdeki 20 yıl boyunca yemesem hiç de aramam hani 🙂 Fiyat 15 TL
Ve son olarak da menemen. Samsuna doğru giderken Çakallı ilçesinden geçiyorsunuz. 1 km içinde yaklaşık 20-25 tane menemenci gördüm. Çakallı menemeniymiş. Giderken hiç ilgimi çekmedi ama birkaç yazı okudum ve dönüşte girmeye karar verdik. Normal menemenin Çakallı menemeninden farkının ne olduğunu bilmiyorum ama ayrı bir lezzeti var. Bulunduğum yerde toplam 23.000 kişi checkin yapmış. Demekki rağbet görüyor ve yeniyor. Ben zaten menemeni seven biriyim bu çakallı menemeninide çok sevdim. Fiyat 14 TL.